Bu İçeriği Paylaş
Doğaya bıraktığımız atıkların sayılarını duydukça mevcut şartlarda sağlığımızı iyi koruduğumuzu düşünüyorum.
Her yıl bedenimize bir kredi kartı büyüklüğünde plastik girdiğini duyduğumda yakında kendiliğinden robota dönüşeceğimiz geldi aklıma.
Deterjanlar, beyazlatılmış ilaçlar, katkı maddeleriyle dolu gıdalar, toprağa gömülenler, havaya karışanlar ve en önemlisi suyumuzdaki ağır metaller ile yaşamaya devam etme gayretindeyiz.
Toksik maddelere maruz kalmak sağlığınız için ciddi bir risk oluşturabilir.
Bu etkilerden nasıl arınırız sorusunun gerçek cevabını bulmadıkça, detoks içecekleri, kısa dönem reçeteleriyle bedenin sağlığını koruyacağını düşünmek oldukça idealist bir yaklaşım olur.
“Detoks” adıyla pazarlanan ürünler size zarar vermese de vücudunuzdaki toksinlerden arınmayacaktır. İşte nedeni.
Vücudunuz Zaten Toksinlerle Başa Çıkabilir
Bedenin üç önemli organı ve onlara bağlı olan sistem zaten bu atıkların detoksifiye edilmesinden sorumludur.
Vücudun filtresi olan karaciğer zararlı bileşikleri zararsız hale dönüştürmekle görevlidir. Böbreklerde kanda kalan atıkları temizlemekle görevlidir.
Akciğerler, bu büyük temizlemenin baş aktörleri olmasalar da solunum yoluyla toksinleri hava yoluyla dışarıya atarlar.
Doğal Detoks Sistemi Başarısız Olursa Ne Olur?
Vücut her toksini mükemmel şekilde idare edebilseydi, hiçbir şey gerçekten zehirli olamaz. Bazı toksinler vücudunuzun yerleşik detoks sistemlerini alt edebilir – örneğin, karaciğeriniz bir toksini yeterince hızlı işleyemezse, vücudunuzda birikebilir.
Diğer toksinler yağ dokusunda çözünür, böylece vücudunuzda kalabilir, yağ hücrelerinizde çözülebilir ve devam eden sorunlara neden olabilirler.
Bununla birlikte, detoks çayları ve sadece arınmalar vücudunuzdaki toksinleri atmak için yeterli değildir. Yaptığınız kısa süreli arınma programları karaciğeri veya böbrekleri daha iyi bir performansla çalıştıramazlar.
Bağırsak boşaltımı sırasında ve sonrasında yapılacak yanlış uygulamalar mikrofloranıza zarar verebilir ve kana karışan toksin yükü böbreklerinizi daha da yorabilir.
Karaciğer detoks sisteminin desteklenmesi nasıl yapılabilir?
Beslenmeyi bir bütün olarak düşündüğümüzde en önemli arınma yöntemi ‘’ kirletmemektir’’ evde kullandığınız temizlik malzemeler, kozmetik ürünler, şampuanlar, diş macunları ve sentetik bazlı kokular, parafin içerikli mumlar, oda spreyleri, çamaşır makinesinde kullanılan yumuşatıcılar, bulaşık makinesinde kullanılan parlatıcıların içeriğinde bulunan kimyasallar sinsice bedenimize sızarlar.
Bununla birlikte çiftliklerde yetiştirilen tavuklar ve yumurtaları, büyükbaş hayvanlara verilen yemlerin içinde bulunan katkı maddeleri, hayvanlara verilen antibiyotikler, raf ömrü uzatılması için yiyeceklerin içine konulan katkı maddeleri önce karaciğere ve sonra da böbreklere fazladan mesai yaptırır.
Bedenin en büyük toksin yükü beslenmektir. Sindirim sistemine giren tüm ürünler beden tarafından işlenmek zorundadır.
Bu nedenle arınma yapmak ve sonrasında beslenmede düzenlemelerle karaciğer, böbrek ve akciğerlerin üzerindeki yükleri hafifletmek önemlidir.
Karaciğerin görevi sadece bedendeki toksin yükünü azaltmak değildir.
- Beslenme yoluyla aldığımız yiyeceklerin işlenmesi ( safra üretimiyle yağların kullanılması, nişastanın şekere dönüştürülmesi vb…)
- Kan pıhtılaştırıcı faktörleri, enzim ve proteinlerin üretilmesi.
- Bedenin besin deposudur. Öncelikle demir, enzimler, vitaminler, şeker gibi enerji kaynaklarını depolar ve ihtiyaç anında sisteme dahil eder. Kandaki glikozu, glikojen haline dönüştürerek depolar.
- Bağırsaktaki gıdaların sindirilebilmesi için safra üretir.
- Bedendeki enfeksiyonlarla savaşmak.
- Bedenin ısının dengede olmasını sağlamak.
- Kırmızı kan hücrelerinin üretilmesi
- Hormonların üretilmesi
- Karaciğerin yaklaşık 500 tane işlevi olduğu düşünülmektedir.
Karaciğerin çalışmasında sorun olduğunu sindirim sisteminde oluşan gazlardan, bedende özellikle el ve ayakların ödem yapmasından, halsizlik gibi şikayetlerden, safra kesesi taşlarının oluşmasından, safra kesesinde iltihabi sorunlardan, göz akının sararmasından, ciltte kaşıntılar olmasından anlayabiliriz.
Karaciğer Faz 2 detoks sistemin en önemli aktörü glutatyon tam bir serbest radikal avcıdır. Ağır metallerin bedenden atılması onun işidir. Bedene enerji sağlanmasını destekliyor. Ekip arkadaşları arasında katalaz, peroksidaz, E ve C vitaminleri, alfa lipoik asit, Q10, selenyum ve magnezyum bulunuyor. Hepsi de antioksidan yani serbest radikal avcısı. Bu sayede yaşlanmayı geciktiriyorlar.
Nedir bizi yaşlandıran etkenler
- Gün ışığına göre yaşamamak
- Alkol ve sigara kullanımı
- Beslenme hataları
- Hareketsiz yaşam
- Düzensiz uyku
- Geç saatlere kadar elektronik eşyalarla geçirilen zaman.
Melatonin, glutatyon üretiminde önemli bir rol üstlenmiştir. Karanlıkla birlikte salgılanır. İyi bir uyku düzeniyle bedende doğal olarak salgılanır.
Yardımcı antioksidan ekibini nelerden temin edebiliriz?
Alfa Lipoik asit; hüclere enerji sağlayan bir yağ asidir. Kan şekerinin enerjiye çevrilmesinde görevlidir. Kırmızı etler, sakatatlar, ıspanak, lahana, domates, patates, bezelye ve bürüksel lahanasında bulunur.
KuanzimQ10; doğal olarak hücrede bulunur. Hücreler büyümek, enerji üretebilmek ve sağlıklı kalabilmek için bu enzimi kullanır. Kırmızı et, karaciğer, yumurta, somon ve ton gibi yağlı balıklarda, tahıllar, yeşil yapraklı sebzelerde, meyvelerde bulunur. Besin takviyesi olarak da alınabilir.
Selenyum; E vitamini ile birlikte hücrelerinizi oksidasyona karşı koruyarak, kanser, kalp hastalıkları ve diğer sağlık sorunlarının önlenmesinde yardımcıdır. Hücrelerin çoğalmasına yardım eder. Göz, kalp, karaciğer, saç ve tırnak sağlığımız için önemli bir elementtir. En çok Brezilya cevizinde bulunur ve günde 2 tane yemek yeterlidir. Et, hindi eti, balık ve deniz mahsülleri, mercimek, mantar, yumurta, ıspanak, kaju ve tam tahıllarda bulunuyor.
C Vitamini; öncelikle demirin emilini sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kavun, kivi, portakal, domates, greyfurt, limon, kırmızı lahana, pişmiş brüksel lahanası, kapya biber, mandalina, yeşil tüm sebzeler, taze kuşburnu gibi renkli gıdalarda bolca bulunur. Takviye olarak alınırken doz aşımına dikkat edilmelidir, fazla alınan C vitamini böbrek taşına neden olabilir.
E vitamini; Bağışıklık sistemini güçlendirir, damar sertleşmesini önler, tansiyonu dengeler, kılcal damar sorunlarını engeller, kolestrolün dengelenmesini sağlar, kanın pıhtılaşmasını önler. Çiğ sızma zeytinyağı, yağlı tohumlar ( fındık, badem, ay çekirdiği vb…) tereyağ, avakado, muz, kivi, kümes hayvanları, tam tahıllar, yumurta, kırmızı et, yağlı balıklarda bulunur.
Karaciğer bizim en değerli organlarımızdan birisidir. İyi haber şu ki karaciğer kendisini 7-15 gün içinde yenileyebilir ve iyileştirme sürecine alabilir.
Karaciğer sağlığınızı desteklemek için
- Alkol alımınızı sınırlandırın, mümkünse içmeyin ya da içmek istiyorsanız mutlaka bir ya da birkaç gün ara vererek bunu yapın.
- Omega 3 içeren besinler tüketin.
- Hayvansal ürünleri ve özellikle de çiftliklerde yetişen hayvanların etleri, sütleri ve onlarla yapılmış sanayi ürünlerini hayatınızdan uzaklaştırın. Merada büyümüş, özgürce otlamış hayvanların doğal şartlarda üretilmiş ürünlerini tercih edin.
- Hoşunuza giden bir egzersizi düzenli olarak yapın. Yürüyüş, esneme ve ağırlık kaldırmak yaşlanmanızı geciktirir.
- Kilonuzda büyük değişiklikler olması bedenin toksin yükünü arttırabilir. Belli bir kilo aralığını koruyun. Fazla kilonuz varsa uzun zamanda yavaşça vermeye çalışın.
- Cinsel hastalıklardan korunmak için önlemlerinizi alın.
- Sirkadyen ritme uygun yaşayın.
- Gece mutlaka düzenli uykunuzu almaya özen gösterin.
- Stresten uzak durmayı yaşam biçimi haline getirin.
- Bedeninizde kullandığınız hiçbir ürün ya da aleti başkasıyla paylaşmayın.
- Yeterli miktarda su için.
- Bedeni cilt yoluyla rahatlatmak için hamam ya da saunaya gidin ve masaj yaptırın. Bunları yaptıramıyorsanız terleyeceğiniz bir aktiveyi haftada bir iki gün yapın.
- Filizlendirilmiş baklagiller, doğada kendiliğinden yetişen yenilebilir otlar, ekşi tatlar, taze yeşillikler, enginar, zerdeçal, zencefil, sarımsak, soğan, mor renkli sebze ve meyveler, ceviz, badem, fındık, yulaf, çiğ sızma zeytinyağ, avakado vb…
Hatırlamalıyız ki ne yediğimiz değil neyi sindirdiğimiz önemli. Fazladan verdiğimiz yükle bedenin enerji sistemini zora sokabiliriz. İyi bir yaşam biçimiyleyse yeniden sistemimizi düzenleyebiliriz.
Arınma dönemi beynin yeni bir sisteme adapte olması için aracılık eder. Bu sürede uygulanacak protokoller bedenin kendi arınma sistemine destek amaçlı olmalıdır. Kısa süreli çözümler sistemi daha da zora sokabilir. Önemli olan hücre içinden çıkan atıkların sistemli bir şekilde kana gönderilirken beslenme, besin destekleri ve diğer yardımcı unsurlarla organların üzerindeki yükün alınmasıdır.
Sağlıklı bir arınma programı uygularken stres yönetimi, uyku düzeni, gün ışına uygun yaşamak, egzersiz yapmak önemlidir. Bedenin kendi kendini temizleme sistemine engel yaratan davranış biçimlerinden uzaklaşmak ve sonrasında da destekleyici besinleri öğünlere dahil etmek sağlıklı bir yaş almak için bence yeterlidir.
3 Comments
Anonim
Teşekkürler ❤
Sema
Bilgilendirme için teşekkürler 🙏🏻
FİLİZ BAŞKAYA
Teşekkürler Meltem hanı,❤️❤️
Yourmlar kapatıldı