Narada adında ünlü bir çilekeş, sayısız mahrumiyetlerden ötürü Vishnu’nun lütfuna eriştikten sonra, Tanrı ona gözükmüş ve ona istediği ne varsa gerçekleşeceğini söylemiştir. Narada ona’’ mayanın büyüsel gücünü bana göster ‘’ demiştir. Vishnu kabul etmiş ve kendisini izlemesini istemiştir. Az bir zaman sonra, ıssız ve sıcak bir yolda kendisini bulan ve susamış olan Vishnu, birkaç yüz metre ötede ötede görülen köye giderek kendisine su getirmesini istemiştir. Narada hemen koşmuş, rastladığı ilk evin kapısını çalmıştır. Ona kapıyı çok güzel bir kız açmış; çilekeş ona uzun uzun bakmış ve buraya neden geldiğini unutmuştur. Eve girmiş, kızın ebeveyni onu bir azize gösterilecek saygıyla karşılamıştır. Zaman geçmektedir. Narada sonunda kızla evlenmiş v evliliğin zevkleriyle köylü hayatının zevklerini tatmıştır. On iki yıl geçmiştir. Narada’nın artık üç çocuğu vardır ve kayınbabasının ölümünden sonra çiftliğin sahibi olmuştur. Fakat on iki yılın sonunda tufan ve tayfunlar bölgede taşkın ve sellere yol açmıştır. Sürüler bir gecede boğulmuş, ev çökmüştür. Bir eliyle karısını, diğer eliyle iki çocuğunu tutan en küçük çocuğunu da sırtında taşıyan Narada, suların arasından güçlükle bir yol bulmuştur. Fakat yükü çok ağırdır. En küçük çocuğu kayarak suya düşmüş, Narada diğer iki çocuğunu bırakarak onu bulmaya çabalamıştır; ama artık çok geçtir, seller onu uzağa götürmüştür. O en küçüğü ararken sular diğer iki çocuğunu da yutmuş ve kısa bir süre sonra aynı şey karısının da başına gelmiştir. Narada da düşmüş, bilincini kaybetmiş, sel onu tıpkı bir tahta parçası gibi sürüklemiştir. Bir kayanın üzerin fırlatılmış olarak kendine geldiğinde, başına gelen bu felaketleri hatırlayarak hıçkırıklara boğulmuştur. Fakat birden tanıdık bir ses duymuştur; ‘’ çocuğum bana getireceğin su nerede? Seni yarım saatten fazladır bekliyorum!’’ Narada başını çevirmiş ve bakmıştır.: Her şeyi tahrip eden sellerin yerinde, güneş altında parlayan ıssız tarlalar görünmektedir. Tanrı ona, ‘’ şimdi mayanın sırrını anladın mı?’’ diye sormuştur.
Maya; zaman içinde açığa çıkmaktadır, ama Maya’nın kendi gücü de yalnız yaratıcı güçten ibarettir ve özellikle de mutlak varlığın ( Çiva, Vishnu ) yaratıcı gücüdür; bunun anlamı Büyük Kozmik Yanılgının son çözümlemede kutsalın bir tezahürü olduğudur.
Hintli, zaman karşısında yalnızca muhtemel iki konumu tanımaz; yalnızca süre ve yanılsama içinde yaşayan cahilin ve ‘’ zamandan çıkmaya’’ çabalayan Bilgenin konumu. Bunların dışınd ara üçüncü bir zaman vardır: kendi zamanında ( tarihsel zaman) yaşamaya devam ederken Büyük Zaman’a doğru bir açılımı muhafaza ederken, tarihsel zamanın gerçekdışı olduğunun bilincini kaybetmeyen kişinin konumudur.
Kaynakça: Mircea Eliade – İmgeler ve Simgeler