Bu İçeriği Paylaş
Bunalım dönemlerinde insanlar, olayları metafizik perspektiften değerlendirmeyi tercih eder. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur. Dünyanın bunalımlı bir dönemden geçtiğini söyleyebiliriz. Tek dünya ve tek tip insana doğru evirilen teknolojik devrimin sonucunda uygarlığımızın sonunun geleceği aşikârdır. Buradaki, son nakış gibi işlenmiş binlerce yıllık deneyime dayalı bilginin bir anda işe yaramayacağıdır.
Tarih boyunca ekonomik sıkıntıların sonucunda uygarlık birtakım sıçramalar yaşamıştır. Teknolojik sıkışmalar yaşandıysa uygarlık ortadan kalkar. Yapay zekânın geldiği noktayı doğru değerlendirirsek insanlık tarihinin nereye doğru yol aldığını anlayabiliriz. Herhangi bir geçiş süreci, tarih boyunca yüzyıllarca dönem sürmüştür. Günümüzde yirmi yıl içerisinde uygarlığın taşınmaya çalışıldığı yere dikkatlice baktığımızda, makinelere yüklenen algının insanın sistemden dışlanmasına neden olacağını görebiliriz.
Binlerce yıl süren uygarlaşma sürecimizde sorun çözme becerilerimizin yanında sosyal bir varlık olarak bir arada yaşama becerilerimizi de geliştirdik. Kabileler halinde yaşarken becerilerimiz doğrultusunda iş bölümü yaptık, birlikte savaştık ve hayatta kalabilmek için doğayla olan ilişkimizi düzenledik. İçinde bulunduğumuz yüzyılda makinelerin öğrenme becerileri bizim binlerce yıldır sürdürdüğümüz beyin gelişimimizin çok üstüne çıkmak üzere. Kuantum bilgisayarlar saniyeler içinde binlerce olasılığı hesaplayabilecek kabiliyete ulaşmak üzere. Peki, buna karşı bizim beynimiz sürece nasıl adapte olacak?
Yapay zekâyı sadece soru sorduğumuz ve arama motorundan daha hızlı çalışan, bize daha az iş yükü veren bir sistem olarak düşünürseniz, bu gelişmelerin hiçbir sakıncası yok.
Peki ama yapay zekânın sadece bundan ibaret bir sistem olmadığının farkında mıyız?
Yapay zekâ sadece robot teknolojisinde kullanılmıyor. Bir şehrin içinde yaşayan canlı ya da cansız varlıkların davranışlarını izleyerek tahminlerde bulunabiliyor. Bu gelişmeler birkaç yıl içinde tüm dünyanın bir kamera arkasından izlenebilir hale gelmesine neden olacak. Siz henüz yatağınızda uyurken o gün neler yapacağınız, nasıl yapacağınız hakkında bilgiler yapay zekâ tarafından biliniyor olacak. Neye ihtiyacınız olduğu ya da nasıl bir geleceği planladığınız o güne kadar hakkınızda elde edilmiş verilerle belirlenecek. Âdeta büyük bir güç bizi hem izleyecek hem de ne yapmamız gerektiğiyle ilgili yönlendirme yapabilecek. Ve belki ilerleyen zamanlarda yapmamıza izin verilenler şeklinde bir hayat sunulacak.
Bu konuda yapmamız gerekenler nelerdir?
İnsanın en önemli misyonu yaşamını devam ettirebilmesidir. Yaşam, enerji arayan bir mekanizmadır. Varlığımızı devam ettirmek için temel ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere hareket ederiz. Kapitalist sistemin dayattığı ihtiyaçların dışında sosyalleşmek, bağ kurmak ve yarınlarımızı inşa etmek için birlikte hareket edebilmeye de ihtiyacımız vardır. Bizim her ne kadar bu dünyayla kurduğumuz bağda fiziksel ihtiyaçlarımız olsa da duygusal ihtiyaçlarımızın içinde yaşam amacımız da yer alıyor. Binlerce yılda oluşan kültürel değerler, bizim hayatta kalabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz tüm değerler âdeta bir havuzda toplanmıştır.
Dijital devrimin hızıyla uyum sağlamamızın pek de mümkün olmayacağının farkında olmalıyız. Doğal olarak var oluşumuzun temelinin beynimizi kullanma becerilerimiz olduğunu hatırlayarak yaşamımızı düzenlemeliyiz. Kitap okumak, sosyalleşmek, doğanın içinde zaman geçirmek, doğanın döngüsünü takip etmek için bitki yetiştirmek, mevsimsel fırtınaların zamanlarını öğrenmek, yön bulma duygumuzu geliştirmek vs. Bununla birlikte bilgileri birleştirme becerilerimizi geliştirmek için bulmaca, sudoku, puzzle, maket yapımı gibi hobiler edinebiliriz. Bizi bir yere doğru koşmaya motive eden sistemin dayattıklarının dışında kendi ritmimizde yaşam enerjimizi korumak için elimizden geleni yapabiliriz.