Bu İçeriği Paylaş
İster bizden , ister başka anne–babalardan doğmuş olsun bütün çocuklar hepimizin geleceğidir. Yarınlar geldiğinde doktorumuz, marangozumuz, belediye başkanımız ve en önemlisi hayatı teslim edecek olduklarımızdır. Çocuklarına verebilecekleri en kıymetli şeyin satın alınan bir obje, eğitim, hatta gelecek olduğunu sanan insanlar o kadar çok ki. Bu durum doğumdan önce hamilelikle beraber başlıyor.
Bir bebeğe hamile kalan kadının sosyal medyada paylaşımlarına bir bakalım:
Hamilelikte yaşadığı fiziksel değişim ki sonrasında “bak nasıl eski halime geldim paylaşımları” ile öncesi-sonrası yapacak,
Çocuğu için yapılan baby shower partileri,
Çocuğun odası ve alınan eşyalar,
Çocuğun doğum fotoları,
Çocuğun eli, ayağı, ağlaması, gülmesi ve devamında çocuğun adeta teşhir edildiği görseller.
Buna karşı mıyım? Hayır. Sadece tespit için yazıyorum. Biz, hepimiz nasıl bir gelecek planlıyoruz. Hep beraber nereye gidiyoruz? Tespitini yapma gayretindeyim.
İnsan ona verilen çocuğun emanetçisi ve refakatçisi olabilir. Devam edelim daha anlatacaklarım var. Burada bitti mi? HAYIR.
Çocuğa tutulan takımın tulumu giydirilir. Ben nereye sen oraya mesajı verilir. Sonrasında çocuğa çocukla ilgili hayaller anlatılmaya başlanır. Daha anne karnında başlanılan kodlamalar yıllarca sürüp gidecektir.
Bundan da önemlisi çocuğun kendini gerçekleştirmek üzere geldiği bu dünyada asıl amacının bizi büyütmek olduğunu anlayamadığımızdan onun geleceğine şekil verebileceğimizi zannederiz. ÇOCUKLAR bizim GELECEĞİMİZİ SEMBOLİZE EDER. BİZ ise onların GEÇMİŞİNİ.
Biz benim istediğim gibi OLACAKSIN dedikçe kendi kulağımıza GELECEK BENİM İSTEDİĞİM GİBİ OLACAK demekteyizdir. Çocuğa verdiğimizi zannettiğimiz eğitimler, araç- gereçler, kıyafetler, seyahatler, tapular ve daha niceleri ile ona bir şey kattığımızı zannederiz.
“Senin geleceğin için yaptığım onca şeyden sonra……”, “bak senin için çalışıyoruz…”, “emeklerim”, “çocuğumun geleceği için…”…
AFEDERSİN… O çocuk senin mi diye sormaz mı sistem? Sen neyin sahibisin, tırnağını bile alıp gidemediğin bir dünyada bir de kendin dışındakileri sahiplenmekte nesi?
Çocuklar ve ebeveynleri
Su, 2,5 yaşındaydı ve bir gün bulutlara baktı “anne bunlar nasıl orada duruyor” diye sordu. Ben de bilmiş bilmiş “buharlaşan hava … işte şöyle böyle” diye anlatırken “ÇOK GÜZELLER” diye çığlık attı. Kafamı kaldırdım gökyüzüne baktım. Gerçekten onlar nasıl duruyor orada diye düşündüm. Bildiğimi zannettiğim, her gün gördüğüm için alıştığım o koca bulutlar nasıl duruyordu ve daha önemlisi ne şahaneydi.
Onun her sorusuna cevap verme gayretim bana hayatı yeniden keşfettiriyor. Şimdi kocaman oldu belki ama hala benim geleceğim ve ben onun geçmişiyim. Ben bu tekamül yolculuğunda nerelerden geldiğini hatırlatıyorum o da bana nereye gittiğimi gösteriyor. Ona olan yaklaşımım kainatın emanetine yaklaşımımı ifade ediyor.
Çocukları bir yatırım aracı gibi görmeyen mutlaka bir dünya insan vardır. Ama yatırım aracı olarak görenler oldukça fazla. Bu bilerek ve isteyerek şunu yapayım da karşılığında bunu alayımdan çok, ona bir şey bırakmalı, vermeliyim gayreti sırasında kendini görmezden gelmekten kaynaklı bir durum.
Sahiplendiği o çocuğu kendinin sanıp, kendi için bir şeyler yaptığını sanmak ve sonunda gelecek de bir gün geldiğinde “eee şimdi ben ne olacağım” sorusuyla baş başa kalmaya gebe.
meltem güner çocugu özgür bırakmak
Çocuk için ev taksiti ödeyen – ödediğini sanan, çocuğun kursları için maddi kaynak yaratan, özel okula gidip daha iyi eğitim alsın diye daha çok çalışan ve daha çok çalıştığı için çocuğuna daha az zaman ayıran, daha az zaman ayırdığı için daha çok “satın alma” yapan tüm ebeveynlerden ve bu durumlardan bahsediyorum.
Çocuk geleceği anlatır demiştim yazının bir yerlerinde hatırlarsanız. Çocuğumuza, çocuklara davranışımız ile kendi geleceğimiz için bir şey satın almanın, bir eğitim almanın, bir statü sahibi olmanın bizi değiştirmeyeceğini hatta bu şekilde gelişemeyeceğimizi de anlatıyor. Çocuklarımız bize sadece EMANET tıpkı HAYAT gibi …. Bir şey sahibi olmak için harcadığımız zaman ve efor aslında bizi bizden uzağa koyuyor….
O taksit …. yolculuk…. tapu…. okul… ve her ne ise bir şey yapma isteği duyup da yapmaktan alıkoyarak kendimize eziyet ettiğimiz işte oranın adı CEHENNEM, odunlarını da bedel ödeyerek satın alıyoruz.
Özgür gelecek için önce içimizdeki çocuğu ÖZGÜR bırakarak istediğini yapmasına izin verdiğimizde özgürce kendini ifade eden, kalbinin sesini dinleyen huzurlu ve huzurda oluruz.