Bu İçeriği Paylaş
İnsan egosu olmadan yaşayamaz. Hani şu bildik kalıp cümleler vardır, “çok egosuz, egomu öldüreceğim’’. Lütfen kimse egosunu öldürmesin.
Ego ve egosal alan oldukça kıymetlidir. Kimlik bilinci gelişmemiş insanlar toplum içinde var olamaz. Ego, bizim ötesi ile kurduğumuz bağın kapısıdır. Kim olduğumuzu, nasıl yaşadığımızı, öteki her kimse onunla nasıl iletişim halinde olduğumuzu hatta karşımızdakilerin bizi nasıl algıladıklarından egomuz sorumludur.
Çocuklara ilk öğrettiğimiz davranışlardan birisi, kendi bedenini, aitliğini ve çevresiyle olan ilişkisinde kuracağı dengeyi oluşturma becerisidir.
Alırız karşımıza, elimizle kendimizi göstererek “BEN” deriz, sonra onu işaret ederiz ve “SEN” deriz.
‘’M’’ eki izler bu eğitimin devamını ‘BENİM’’ demeyi öğretiriz, neye sahip olduğu ve neye olmadığını anlatırız.
Bize de böyle anlatıldı. Senin bedenin, senin yemeğin, senin arkadaşın, senin baban… vb
Sonra paylaşımcı olmamız istendi. Arkadaşınla paylaş, kardeşinle paylaş, …vb
Aile içinde paylaşımlar güzeldi. Dışarı çıktık ortak alan kavramı gelişemedi. Belki aile içinde de ‘’BEN’’ demeyi bırakamayanlar da olmuştur.
Ortak alanda ‘’ BİZ’’ eğitiminde derse öğretmen girmedi. Bu ağaç da senin, bu köpek de, bu mahalle, bu arkadaş, bu hava ama biliyor musun aynı zamanda ‘’ HEPİMİZİN’’ eğitimine girecek öğretmen yetersizliğinden çoğumuz boş boş baktık; ağaçlar kesilirken, çocuklar taciz edilirken, denizler kirletilirken,.. Daha zengin olsun diye birileri başkalarının zehirlenmesine sesimiz çıkmadı payımız oldu, zenginleşmesek de bilmenin sorumluluğu üzerimize sindi, ağırlaştırdı bizi ve biz sustuk.
Dahası var başkasının acısına, ona yapılana karşı tepkimizi bize ‘’ BEN’’den olan, olmayan diye ayırdık.
Sonra vatan ne demek dersine de o konuyla pek ilgisi olmayan hocalar girdi. O konuda da eksik, gedik öğrendik. Vatan dediğin şehit vermek zannettik, bayrak sallamak zannettik.
Bu dersi anlamadığımızı, ülkelerinden bir hayvan sürüsünün sürülmesi gibi, korkutularak, aç bırakılarak, canlarından can koparılarak kovulan nice dünya vatandaşını görmezden gelmemizden anlıyorum. Sadece Suriye değil, anlattığım. Neredeyse 200 yıldır ‘’DÜNYA MALI BENİM’’ diyen bazı gelişmiş, dünyayı ileri seviyeye taşıdığına inanılan insanların ve ülkelerin eşliğindeki sürdürülen savaşa sessiz kalışımız çok manidar.
Pırlantasız evlenmem diyenler, o okulda okuyanlar şu kadar dil öğrenir çok ‘’ ELİT’’ tanımları, şu marka araba bu marka kahve, en sevdiğim çanta vb…. bu liste yazmakla bitmez.
BEN’lik kavramı gelişmeyince kolayca BEN’cil olabilir insan.
ÖTEKİ KİMDİR?
Bu soruyu baştan soruyorum. Öteki kimdir, biliyor musunuz, çıkarlarımızın çatıştığıdır. Güvenli bulduğumuzun ötesindekidir. Yani bildiğimizin, bize öğretilenin, insan bildiğini güvenli bilmediğini korkutucu bulmaya başlayınca bir sınıfa ait olmayı seçer.
Diğeri, ötekidir.
O tanımadığı alanın parçasıdır.
Tecavüz ise yaşanan, onun bildiği gibi davranmayan kadının sonunu umursamaz.
Fakirlik nedeniyle okuyamayan bir çocuk ise, okumasın o zaman diyebilir.
Dini inanışı olmayanın yaşam hakkının olmadığını düşünebilir.
Başını örttüğü için bir kadını küçümseyebilir.
Hayvanları evinde beslediği için o kişiyi küçümseyebilir.
Bildiğinin, alıştığının, inandığının dışında olan her ne var ise o korkutucudur. Ve insanlar bu şekilde yönetilebilir.
Benden, bizden diye tanımlanan her bir yorumun, bakış açısının içinde kayırmak vardır.
Ona verelim işi, onlarsa tamam idare edelim, bir seferlik bir şey olmaz.
Bu ne yapar, ne sakıncası olabilir, diyebiliriz.
ÖTEKİ, belirliyorsa algınızı siz artık yönetiliyorsunuz demektir. Bir ideoloji uğruna sizi istenilen yöne devşirmek kolaydır.
Nereden gelmiştik bu konuya hatırlayalım EGO ölmeli mi, yaşamalı mı?
Yaşamalı, ancak onu yöneten biz olmalıyız. Yani nefsini bilenlerden olmak bizi özgürleştirir ve ‘’ BEN’’cil olmaktan ancak böyle korunuruz.
Çünkü ego bizim kim olduğumuzu tanımlarken kendi zayıflıklarımızı, zaaflarımızı, arzularımızı, isteklerimizi de anlatır bize, nereye kadar devam etmeli sınırlarımız, nerede öteki ile temas halindeyiz ondan öğreniriz.
Orada takılıp kalırsak, egomuz yönetirse bizi, kısacası zaaflarımızın kucağına düştük mü, işte o zaman ötekini harcamak, verilen emanetleri bizim zannetmek, kimse bakmıyorken, kimsenin haberi yokken hak görmek halinde yaşarız
Bizden değil bu, oluveririr.
Birisine, bir yere yanlış bir şey yapılırken susmak ‘’ bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ deyimini anlatıyor.
Bir başka deyim daha var. ‘’ Bugün bana olan, yarın sana olabilir’’
İnsanı çıkarları, ben duygusu yönettiği sürece adil olamaz. Yere, duruma ve kişiye göre yön alıyorsa, yönlerini şaşırabilir.
Kendini bilenlerden olalım inşallah
Sevgiyle