Bu İçeriği Paylaş
Geçenlerde bir sahaf dükkanına olan ziyaretimde eski ‘’Hayat’’ mecmualarına gözüm ilişti ve birkaç tanesini satın aldım. On yıllar içinde yaşanan değişimleri gözlemlemenin yanında, farklı konulardaki yazılar da ilgimi çekti. O yıllarda kullanılan lisan, ilgi çeken konular ve cemiyet hayatını gözlemlemiş olmak ise ayrıca hoşuma gitti.
Sizinle bazı bölümlerini paylaşacağım yazı Hızır ile ilgili ‘’ Samandağı’ndaki Ejderha ‘’ başlığıyla, Yahya Benekay tarafından kaleme alınmış.
HAYAT DERGİSİ 7 MART 1963
SAMANDAĞI’NDAKİ EJDERHA
Samandağı’na gidiyoruz. Yol asfalt. Aklımda fikrimde Hızır Aleyhisselam, Musa Aleyhisselam. Samandağı’nda onların makamı varmış. Kuran-ı Kerim’de, Kehf suresinde onların hikayeleri anılır. Mecma’al Bahreyn denilen yerde buluşmuşlar. Mecma’al Bahreyn, iki denizin birleştiği yer demektir. Bu yer Samandağı’nda imiş.
Asi ırmanığının Akdeniz’e karıştığı yere gidiyoruz. Rivayete göre Asi Irmağı Hızır’ın ölmezlik suyunu içtiği ‘’ Ab-ı Hayat’’ kaynağından çıkıp geliyormuş.
Genç Hızır, Ab-ı Hayat kaynağını bulmak ümidiyle yanıp tutuşuyormuş. Bir gün, ihtiyar bir dervişe rastlamış. Bu derviş İlyas Aleyhisselammış. Hızır, İlyas Peygambere niyetini açıklamış ve Ab-ı Hayat’ın yerini sormuş. Hızır’ın fazla ısrarı üzerine İlyas Aleyhisselam:
‘’ Gözünü yum ve aç, demiş’’
Öyle demesiyle de Hızır kendisini işte buralarda, Akdeniz kıyısındaki Samandağ civarında bulmuş. İlyas Peygamber:
‘’ Artık iş sana kaldı delikanlı’’… demiş ve kaybolmuş.
Hızır şaşkınlık içindeyken bir insan alayı görmüş. İriyarı birtakım adamlar bir tahtırevanı omuzlarına almış, gidiyorlarmış. Tahtırevanda da ayın on dördü gibi bir kız varmış.
Hızır onlara neyin nesi olduklarını sormuş. En başları:
‘’ Ey delikanlı, bu kız, kralımızın kızıdır. Şu dağda bir ejderha var. Bir mağarada oturur. Suyumuzun başında. Her sene bir kız kurban vermedik mi suyumuzu kesiyor. Prensesimizi ona götürüyoruz. Sıra onda… demiş.
Hızır hemen peşlerine takılmış. ‘’ Gelme, nice yiğitler bu uğurda can verdiler’’. Dedilerse de dinlememiş. Sonunda prensesle tek başlarına kalmışlar. Derken, dağın derinliklerindeki mağaradan ejderha görünmüş. Hızır hemen kızı bir yana çekip kılıcını ejderhanın yüreğine saplamış.
‘’ Ya yiğit bir daha vur, tez öleyim…’’ demişse de Hızır vurmamış. Meğer o ejderhanın tılsımı öyle imiş. İkinci bir defa vuruldu mu iyileşiyormuş. Sevgililerini, kız kardeşlerini kurtarmaya giden yiğitler birden fazla vurduklarından, ejderhaya bir şey olmuyor, onları yok ediyormuş.
Ejderha birden can çekişmeye başlamış. Yerleri eşeleyerek, kazıyarak, hızla toprağa dalmış. Toprağı eşeleye eşeleye gitmiş, Lübnan Dağlarında sert bir kayaya başını vurmuş. Vurduğu yerde bir mağara açılmış. Açılmasıyla da bir su fışkırmış. Su, hızla akarak Hızır’ın yanına kadar gelmiş. Buradan da Akdeniz’e karışmış. İşte bu su ‘’ Ab-ı Hayat’’ dedikleri su imiş. İlk içen ölümsüzlüğe kavuşacakmış. İlk defa Hızır içmiş.
Derler ki Hızır işte o gün ebedi hayata kavuşmuş. Gene derler ki o mağaradan çıkıp ejderhanın can çekişirken açtığı iz boyunca akmaya başlayan su Asi ırmağı olmuş. Araplar bu suya ‘’ Nehr el Ası’’ demişler; hayat veren anlamında imiş. Tarihi adı Orantes olan Asi Irmağının yüz kilometreye yakın kısmı topraklarımızdan geçer. Gerçekten de Lübnan’da Baalbek yakınlarındaki El Bika çukurluğundan doğar.
Asi, Hızır’dan başka ikinci bir insana daha ebedi ömür vermemiş ama geçtiği yerlere sonsuz bir yeşillik bağışlamış. Hızır’ın bu çevredeki adı Hıdır. Herkes Hıdır diyor. Irmağın vadisinin iki yamacında beyaz badanalı ziyaret yerleri göze çarpar. İkisi değilse bile üçüncüsü muhakkak ‘’ Makam-ı Hıdır’’ dır.
İLK MAKAM
Şimdi gitmekte olduğumuz yer, Hızır’ın ilk makamı. Milyonlarca insan Kuran-ı Kerim’de zikredilen ‘’ Mecma’al Bahreyn’’ in burası, Asi Irmağının Akdeniz’e döküldüğü yer olduğuna inanmaktadır. Biz bu yazılarımızda inanışların sebeplerini değil, daha çok tezahürleri değerlendirmeye çalışıyoruz. Eski adı ‘’ Süveydiye’’ olan Samandağı’ndaki bu makam ansiklopedilere kadar girmiş pek ünlü bir makamdır.
Hızır Aleyhisselam bir inanışa göre veli, bir inanışa göre peygamberdir. Peygamber diyenler, onun Hz. İbrahim zamanından evvel yaşamış olduğunu yazarlar. Hızır onun bir ünvanı imiş. Hızır adı yeşilliğin adıdır. Hızır Aleyhisselam’ın her ayak bastığı, her oturduğu yer, kara kuraklıkta bile olsa yeşerirmiş. Bazı kayalarda biten yosunlar için ‘’ oraya Hızır’ın ayağı değmiş’’ derler.
Hızır Peygamberin adı kimilerine göre İlya imiş. Salih Peygamberlerin zürriyetinden gelir. İbrahim Peygamber, zamanında ona ilk iman edenlerdenmiş. Onunla birlikte Harran’dan göçmüş. Kimilerine göre adı Ermiya’dır. Kimilerine göre İlyasa’dır. İlyas Peygamberin ayrılmaz dostudur. İlyasa, İlyas Peygamberden sonra nebi olmuştur. İlyas Peygambere çocukluğunda inanmıştır.
YEŞİL KÜRK
Aynı zamanda beşeri, dünyevi, meleki ve semavi imiş. Ancak dilediğine görünürmüş. Üstünde yeşil kürkü varmış. Buna post da derler. Tefsircilere göre postu toprak imiş. Oturunca yeşeren topraktır, derler. Hızır, İlyas ’sız anılmaz. Hıdır- İlyas söylene söylene Hıdır- Ellez, sonra da Hıdırellez olmuştur. Buluştukları yer bir deniz kenarı olurmuş.
O gün Hızır da İlyas da beyazlar giyermiş. İşte o yüzdendir ki çoğu halk Hıdırellez gününde sevaptır, hem de niyetleri kabul olunsun diye beyaz giyer.
İslam inanışına göre dört peygamber hala sağdır. Bunlardan ikisi İdris ile İsa gökyüzünde, ikisi, Hızır ile İlyas yeryüzündedir. Hızır denizlerde, İlyas nurdan atına binip karalarda dolaşır, darda kalmış, Allah kullarının yardımına yetişirlermiş.
Hızır bir inanışa göre hep Kudüs şehrinde otururmuş. Her cuma günü Kabe’deki zemzem kuyusundan su içermiş. Her Cuma Mekke camiinde, Kudüs’te Kubâ’da namaz kılarmış. Kubâ’daki mescit ilk mescittir. Hz. Muhammed Mekke’den Medine’ye hicret ederken Kubâ köyüne gelmişti. Peygamberimiz burada ilk mescidi yaptı ve müminlere ilk defa burada birlikte namaz kıldırdı. Kuran-ı Kerim’de ‘’ takva temeli üzerine binası kurulan’’ diye tarif edilmiş mescit olduğu da rivayet edilir.
İlyas ile her hac mevsimi, İskender Seddi üzerinde buluşur, hacca giderlermiş.
Hıristiyan inanışına göre Hızır, Saint George’muş. Hatta derler ki Harun Peygamberin oğlu Eleazarus’un oğlu Pheneas ile Hızır aynı kimse imiş. Ruhu tenasüh yoluyla önce İlyas’a sonra Saint George geçmiş.
Hatay bölgesinde Hızır ile buluşan zatın Musa Peygamber yerine Hz. Ali olduğu da rivayet edilir. Hatta Hz. Ali’nin bir adının da Hızır olduğu söylenir.