Bu İçeriği Paylaş
Seçimlerimizle yön verdiğimiz hayat yolculuğumuzda karar alma eylemi, bırakmak ya da devam etmek ile ilgili bir yol ayrımına bizi çoğunlukla davet ediyor.
Nereye, ne zaman ve ne şekilde devam edeceğimiz konusunda karar verme sürecinde iken, baskı altında hissediyoruz.
“Direnç gösterdiğimiz yer ya da alanımızı korumamız gereken an nasıl seçim yapılmalı?” sorusuna yanıt ararken, bu konuya bilgiyle yaklaşmak ile eyleme geçmek arasında kendi adıma büyük farklar olduğunu düşünüyorum. Halihazırda, olay anında beni yöneten inanç kalıpları ile gelecek hayallerim arasında sıkıştığım zamanları hatırlıyorum.
Atölye çalışmalarımda da bahsettiğim eşiği geçmek konusunda, o anda ne yapacağıma karar verirken, sadece kendimi düşünemediğimi fark ettim.
Bir sonraki adımdan emin olamamak… Bununla birlikte ileriye doğru attığın adımda geride kalan ne varsa değişeceğini bilmek, tereddüdü bir anlamda yakın arkadaş yapıyor.
“Ya….. olursa?”
“Ya….. olmazsa?”
Ne zaman bırakmalı?
Değişime istekli olmak
Bahsettiğim karar anları, krizler dışında oluşan ve bir değişimin ya da iç sesin motivasyonuyla harekete geçmekle ilgili.
Yoksa kriz anlarında âdeta bir orman yangınından kaçarcasına, hızla değişime açık oluyoruz.
Bahsetmek istediğim de tam burası:
“Krizler dışında değişime istekli olmak…”
Elektrik faturasını ödemek için son günü beklememek, misafir gelmeden önce evi toplamak, hastalanmadan önce sağlıklı beslenmek, kavga etmeden önce kendini samimi bir şekilde ifade etmek.
İçsel dedikoduyu bitirebilmek. Kendinle konuşmalarında dış dünyadan bahsettiğinde, o dış dünyayla yüz yüze geldiğinde idare etmeyi bırakabilmek.
Öfkeye ihtiyaç duymadan ifade etmek.
Alttan almayı, hesap yapmayı, çıkarlarını gözeterek ilişki kurmayı bırakabilmek.
Dış uyaranların dürtmesine izin vermeden karar almayı tam da bu noktada öğrenmeye başlıyoruz.
Nedir bu dış uyaranlar?
Buna en iyi örneklerden biri, ağrı oluşmadan doktora gitmememizdir.
Bozulmayı fark etmemizin üzerinden zaman geçmeden veya bedende herhangi bir nokta sesini yükseltmeden sorunla ilgili sinyalleri görmezden gelebiliyoruz.
Karar mekanizmasında da çoğunlukla son noktaya gelene kadar, o konuyla ilgili sorumluluk almak yerine kaçmayı tercih edebiliyoruz.
İdare edebileceğimizi düşünüyoruz.
Huzurda olmak
Kendimizden çok karşıdaki durumu ya da kişiyi yönetebileceğimiz zannımız olabiliyor.
Var olan durumu kontrol etme isteğimiz, ‘öz’ümüzden uzaklaşmamıza vesile oluyor. İşte bu noktada güvensiz ve endişeli olmaya başlıyoruz.
Kontrol edemeyeceğimizi anladığımız andan itibaren gaflet uykusundan uyanışımız başlıyor.
İlginçtir ki, her birimiz huzurlu olmayı dileriz.
Huzur, kelime anlamı: ~ Ar ḥuḍūr حضور [#ḥḍr msd.] 1. Hazır olma, mevcut olma, şimdi ve burada olma, 2. Yerleşik olarak yaşama, göçebe olmama, 3. Rahat, asayiş.
Huzurda olmak, kendi merkezinde olmak ve olanı kabul edebilmektir. Gaflette olan için huzur uzaktadır.
Nereden gelmiştik buraya bir hatırlayalım: Ne zaman bırakacağına ve neye devam edeceğine karar vermek.
İnsan kendi hayatı dışında, başka bir yaşamı kontrol etmeye çalıştıkça huzurdan düşüyor.
Nefesi sadece kendimiz için almamız gibi, kararlarımız da sadece kendimize dair olabilir.
Pratikte böyle hissedemediğimiz zamanlardan da bahsetmiştim.
“Nedir eşiğin önünde duran ve adım atmamıza engel olan?” diye sorabiliriz. Bunu anladığımız zaman pişmanlık, suçluluk ve bilumum baskı yaratan duygusal hissedişlerden özgürleşebiliriz.
Bir durum karşısında “Kararı ben almadım, almak zorunda bırakıldım,” tavrı da başkasının kararlarını etkilemekle benzer bir durumdur.
“Ben yapmadım, beni yapmak zorunda bıraktılar.”
Bu tavır, kendini kurban hissetme psikolojine yönlendirir.
Nefesi sadece kendimiz için alabilmemiz gibi, kararlarımız da sadece kendimize dair olabilir.
Ben yapmadım, karşımdaki zorladı
Bahsettiğim iki konuyu örnekleme ile açmak istiyorum:
Yıllar boyunca üniversitede istediğim bölümde okuyamamakla ilgili babamı suçlamıştım. Benim istediğim bölüm İzmir’de yoktu. Babam da şehir dışında okumama izin vermemişti.
Birinci sınava girdikten sonra dereceye girmiş ve burs kazanmıştım. Akademinin sınavlarına hazırlanmak için gerekli gayreti göstermemiş, “İstediğim bölüm burada yoksa ben de sınavlara girmem,” diyerek bir karar almıştım.
İkinci yıl evde oturmanın pek de bana göre olmadığını fark ederek, sınava yeniden hazırlandım ve sıralamamı kendim yaptım. Son gece sıralamayı değiştirdim; arkeoloji bölümünü en üst sıraya, psikolojiyi de ondan sonraya aldım.
Yıllar sonra İstanbul Üniversitesine girişte, psikoloji yerine antropolojiyi seçtiğimde fark ettim ki, aslında o bölümü okumayı hiç istememiştim. Oysa ki yıllarca, “Psikoloji okuyabilecekken arkeoloji okudum,” diyerek hem kendimi hem de babamı suçlamıştım. Şikâyet, pişmanlık ve suçluluk duygusundan çıkmam ise bu kararı verenin aslında “ben” olduğunu fark etmemle mümkün oldu.
Sorumluluğum kendime karşıydı ve ben bunu almak yerine, kararlarımı etkileyen babama hınç duymuştum. Olaylar karşısında yeniden bakamamış ve durum karşısında kararlarımı değiştirmek yerine, karar verenin fikrini değiştirmeye çalışmıştım.
Birçoğumuzun yeniden karar alamamasının önünde duran davranış kalıbımız, bu örnekte aktardığım üzere kendini yine hatırlatıyor: “Ben yapmadım, karşımdaki zorladı.” Oysa biz mevcut duruma en uygun kararı almıştık. Bunu hatırladığımız zaman, bu kararın sonuçlarını da onaylıyor ve bu sayede geçmişten şikâyet etmeyi bırakıp, gelecekle ilgili karar yetkimizi kullanabiliyoruz.
Hayatı inanç kalıplarımızla algılıyoruz. Bunlardan özgürleşmek için suçlama, pişmanlık ve kızgınlık kalıplarından, faydası ne olabilir düşüncesine yönelmemiz elzem…
Kolaylıkla ve sevgiyle açılsın yolumuz.
O kararı neden almış olmayı/olduğumu kolaylıkla anlamaya niyet ediyorum.
Bu kararın sonucunda elde ettiğim faydayı görmeye niyet ediyorum.
10 Comments
Anonim
🙏🏻🙏🏻🙏🏻
Yasemin Kalkan
Mukemmel anlatıyosunuz meltem hocam içimizdeki duyguları açıga çıkarıyosun çok teşekkür ediyorum hayatımda yaşadıklarımın farkına vardım
FİKRİYE BRAVO
HARİKULADE YAZMIŞSINIZ SEVGİLİ MELTEM HANIM TEŞEKKÜRLER.SEVGİYLE KALIN..
Sevgi
Çok güzeldi teskkurler
Anonim
Tam bu anlattığınız durumdayım. Tam zamanında sanki bana yazdınız yukarıdaki yazınızı. Çok sağolun🙏🙏
Emine Çınar
Çok güzel Meltemcim. Katılıyorum.
Burçak
Meltem hanım yazınızin her cümlesi ayrı ayrı yüreğimin teline dokunuyor yüreğinize sağlık..
Burçak
Yazınıza sondan başlamak gerekirse bende de aynı durum vardı annem öğretmen olamami istedi ben matemetik öğretmenliği kazanmıştı tip okumak ti hayalim tercih etmeyince ikinci yıl kaydırma 3.yıl mecburen annemi dinledim öğretmen oldum ama o zaman için diyorum şimdi o durum benim için hayirloymis modundayim ve çok dâ kolay olmadı bu moda gelmek…ben 2016 yıkında işimden ihraç oldum ve sonra eşim oldu sonra downlu bir bebeğim doğdu sonra büyük oğlumda genetik göz rahatsızlığı ortaya çıktı akraba evlilogimiz de var..görme oranı bir andâ düştü oranı hiç telaffuz dahi etmek istemiyorum retinist pigmetosa diye geçiyor bende crhon bağırsak rahatsızlığı 1.5 yıldır var..derken sizi tanıdım ve sizler gibi düşünen insanları dedim ben bu mağduriyet modundan güç alıyorum ailemin desteği hoşuma gidiyor ilgisi alakası ben zaten bub kadar sey yasamisim hayatıma ne katabilirim ki çocuklarım zaten özel eğitimli ve ben onlarla ilgilenen yeter derken tabiki onlarla ilgilenmek herşeye bedel onlar bize emanet ama kendi varoluşumu unutmusum oysaki ortaokuldan beri sorgularım kendimi ben kimim neden geldim bu dünyaya ben ne yaptım da bu başıma geldi derken hiç özüme bakmayıp hissetmemiştim aslında gerçekten ne istediğimi..şimdi çocuk gelişimi okuyorum..2.sınıf ..Benim hayalim bütün olmakmış bütüne hayır yapmakmis..Bunun için başlangıç çocuklar olacakmış o yüzden öğretmenlik oldu belki de..sizin sayfa paylaşımında umuttan çocuklar derneğine yardımım oldu ama dedimki iyilik devamlı olmalı elinden geleni yaptığın sürece yasıyorsundur diyerek trendyol dolap uygulamasına az kullanılmış kıyafetleri koymaya başladım bu gecenin bir yarısı aklıma gelen bi fikirdi hissettim yaptım hatta özlem hanımla paylaşım yaptık sayfamızda ben çok başındayım çok aklımda fikirler var Rabbim ışıgimizi ve isiginizi daim etsin ben tüm içtenliğiyle de yalnız size yazmak istedim şimdiden teşekkür ediyorum okuduğunuz için☺
Meltem Reyhan.
Teşekkür ederim
Meltem Reyhan.
Burçak yolumuz açık, bizi destekleyen bir sistemin parçasıyız. Kolaylıkla ve sevgiyle ilerleyelim
Yourmlar kapatıldı